19 Mart 2009 Perşembe

Türkçe Kur’an


Kur’an'ı kerim'i tercüme işi Mehmet Akif Ersoy'a verilmişti..

Ancak Mehmet Akif, ilk yıllardaki atmosferin giderek değiştiğini görünce, çevireceği Kur’an tercümesinin istemediği bir maksat için kullanılacağını anlamış ve aldığı ücreti iade ederek bu işten vazgeçmişti... Tüm ısrarlara rağmen de çevirisini yetkililere teslim etmemişti…

"Ruhumun senden, ilahi, şudur ancak emeli;
Değmesin ma’bedimin göğsüne nâ-mahrem eli;
Bu ezanlar ki, şehadetleri dinin temeli
Ebedi yurdumun üstünde benim inlemeli."

İfadelerini, yazan Mehmet Akif’in, bu marşını ayakta alkışlayan ruh tamamen gitmiş, şimdi yerine, bu satırların yazarın karamsarlığa düşüren tavırlara girişilmişti.. Yazdığı şiirlerde ve milli mücadele yıllarında yaptığı etkili konuşmalarla halkı toplayan Akif, gelinen noktadan endişe ediyordu…

Kur’an-ı kerim'i tercüme görevini ise daha sonra, meşhur müfessir Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır yerine getirecekti... Elmalılı da, Akif'le aynı endişeyi taşımakla birlikte, çevirdiği Kur'an'ın önsözüne, "Haşa Türkçe Kur’an" şeklinde bir ifade koyacaktı.. Türkçe Kur’an olamayacağını anlatmak için kullandığı bu cümleyi, mukaddimeden çıkarması istendiğinde ise, bir adım daha atarak, "Türkçe Kur’an mı var behey şaşkın!" ifadelerine yer verecekti..
Tartışmalar sürüp gidiyor ancak kimse dinde reform taleplerinin gerçekleşebileceğine ihtimal vermiyordu... Ta ki 1932 ramazan'ına kadar... Tamamı

Muharrem Coşkun


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bunlara da göz atabilirsiniz

Blog Widget by LinkWithin